MEYDANLI da Asırlık Bir Eser FATMA KUYUSU

MEYDANLI da Asırlık Bir Eser FATMA KUYUSU

         Meydanlı köyü Kadınhanı’na 7. Konya’ya 67 km. dir. Kadınhanı ilçesinin batısındadır. Köyün Doğusunda Kadınhanı ve Ballık yaylası batısında Gaziler köyü, kuzeyinde Köylütolu , güneyinde Çubuk köyü, güneybatısında Karasevinç köyü bulunur. Fazla engebeli olmayan bir araziye sahiptir. Köylüler tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Köyün nüfusu 1965 sayımlarına göre  1346 idi. Köye suyu devlet 1965 yılında Karasevinç köyünden getirdi. Önceleri köylü suyunu kuyulardan temin ediyordu. Köyde kuyular iki amaçla kazılıyordu;

        1 - İçme ve kullanma suyunu temin etmek için.

        2 - Depo olarak. Eskiden zahireleri (Arpa, buğday vs.) korumak ve saklamak amacı ile evlerin avlularına veya odaların çardakların içine 2,5 – 3  metre derinliğinde kuyular kazılırdı. Örneğin bizim biri avluda biri çardakta, biri de evin içinde olmak üzere üç tane kuyumuz vardı.

        Su temin etmek için köyün içerisine kazılan kuyuların suyu, çok acı (kekre) çıkıyordu. İnsanlar tarafından içilmesi mümkün değildi. Sadece temizlik işlerinde kullanılıyordu. İçme suları köyün doğusunda bulunan ve köye 500 – 600 metre uzaklıkta bulunan kuyular mevkisindeki kuyulardan temin ediliyordu.

        Hatırlayabildiğim çocukluk yıllarında köyde traktör yok denecek kadar azdı. Köylüler işlerini atla öküzle görürlerdi. Bahar gelince tarlalarını nadas etmek, sürüp ekmek için sabah erkenden arabalarına atlarını veya öküzlerini koşup tarlaya giderlerdi. Öküzlerini koştukları pullukla, sabanla öğleye kadar tarlanın ancak bir dönümünü sürebilirlerdi. Hayvanlar yorulur, sıcaktan terlerlerdi. Özellikle sıcak günlerde hayvanlar susuzluktan kavrulurdu. Köylüler hayvanlarını sulamak için, su kuyusu arardı. Her mevkide su kuyusu yoktu. Sadece komşu köyleri birbirine bağlayan yollar üzerinde, bir veya iki kuyu bulunurdu. Tarlaya en yakın kuyuya en az 30 – 40 dakika yürüdükten sonra ulaşılabiliyordu. Su, kuyudan kovalarla çıkarılıp oluklara döküldüğünde hayvanlar, suyu kana kana içerler. Şükredercesine bir nefes alır. Akşama kadar da kuyuların meralarında otlanırlardı. İşte bu kuyulardan biri de Meydanlı Köyünü Köylütolu köyüne bağlayan yol ile Atlantı yolunun ayrıldığı yerde bulunan Fatma kuyusudur. Kuyunun öyküsünü 1964 yılında büyüğüm, komşum Ömer Karacadan dinlemiştim. Şöyle ki:

       - Oğlum Mehmet! Babayın ebesi (Babaannesi) Fatma Büyükçanga (Büyük eben) kocası İsmaili çok severdi. Kocası Girit harbinde şehit olunca, onun hayrına bir su kuyusu kazdırmaya niyet etti. Köylülere sordu sual etti. 1904 yılında bugünkü Fatma kuyusunu kazdırmaya karar verdi. Köyde kuyuyu kazacak ustalarla konuşup anlaştı. Ben o zaman 7 yaşındaydım. İlkbahar gelip havalar düzelince, ebem evindeki koçu allayıp pullayarak süsledi. Koçu yanımıza alarak, sabahtan ustalarla ve komşularla birlikte evden hareket ettik. Köylütolu köyüne giden yola düştük. Bugünkü Fatma kuyusunun içinde bulunduğu tarlaya vardık. Tarla 60 dönüm idi. Koçun boynuna bağlanan ipin diğer ucunu bana verdiler. ‘Ömer tarlanın içinde koçu gezdir’ dediler. Koçu gezdirmeye başladım. Tarlanın içinde yarım saat kadar dolaştık. Koç şimdiki Fatma kuyusunun bulunduğu yere yattı. Ustalar, ‘Ömer olduğun yerde dur’ diye bağırdılar. Ben de olduğum yerde durdum. Koçu orada kestiler. Buraya da kuyunun ilk kazmasını vurdular. Ustalar burada kuyuyu kazmaya devam etti. Büyük eben kesilen koçun etini köye götürüp evinde pişirdi. Yemek yaptı ustalara ve köylülere ikram etti. Ustaların kuyuyu kazıp aktif hale getirmeleri 50 – 60 gün sürdü. Bu süre içinde büyük eben ustalara çok iyi baktı. Her gün elleriyle hazırladığı üç öğün yemeklerini verdi.

       Kuyunun derinliği 23 metre civarında. Dip kısmından çıkan kayayı  delerek kuyuyu kazdılar. Kuyunun taş kısmının haricindeki duvarlar kuyu çöküp yıkılmasın diye taşlarla, güzelce örüldü. Kuyunun ağzı için, taş ocağından söktükleri 1,5 metre çapındaki taşın ortasında murçlara balyozları vurarak deldiler. Delikli taşı kağnılarla getirip kuyunun ağzına yerleştirdiler. Dikmesini kuyunun 4 metre kuzeyine diktiler. Serenine monte ettikleri çıkrıktan 23 metre zinciri geçirerek zincirin bir ucunu kovaya, diğer ucunu da kuyunun bilezik görevini yapan taşa bağladılar. Sonra dikmenin üzerine sereni monte ettiler. Hayvanların suyu rahat içebilmeleri için oluğu kuyunun batı yönüne yaptılar. Kuyudan suyunu içen hayvanların rahat yayılabilmeleri için büyük eben 60 dönüm tarlasını kuyunun çevresine denk gelen on dönümlük kısmını mera olarak hayrına bıraktı. Böylelikle insanlığın hizmetine hem kuyu kazdırdı, hem de tarlasının 10 dönümünü bağışladı. ,

          Büyük Taarruz, Baş Komutanlık, Meydan Muharebesinden önce Meydanlı köyüne gelen süvari birliğinin eğitimleri esnasında Eğitim yapan askerler ve atları Fatma kuyusunun suyundan kana kana içerek yararlanmışlardır. Köyümüzde ve bu bölgede 1930 lu yıllarda baş gösteren kuraklık ve susuzluk nedeniyle bütün kuyuların suyu kesilmiş sadece Ballık mevkiinde bulunan veledin kuyu ile Fatma kuyusunun suyu kesilmemiştir. Köylüler su ihtiyaçlarını bu iki kuyudan karşılamışlardır. Kuyu bugün de aynı ihtiyacı karşılamaktadır. Su tertemiz ve buz gibidir. Kuyunun suyundan yolcu, çiftçi, çoban, kurt, kuş herkes yararlanmaktadır.

          T.C KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 22.11.2012 – 50 Tarih ve Nolu 22.11.2012 – 967 Karar Tarih ve Nosu ile Konya ili, Kadınhanı ilçesi, Meydanlı köyü, Fatma Kuyu Mevkisi’nde x:4 233 734, y;422 527 UTM (ED-50) koordinatlarında yer alan kuyunun 3386 ve 5226 sayılı yasalarla değişik 2683 sayılı kanunda belirtilen özellikleri taşıması nedeniyle korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine, tescil fişinin onaylanmasına, grubunun II. Grup olarak ve koruma alanına alınmasına karar verilmiştir.

            Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün 23.07.2019 tarih ve E. 606684 sayılı yazısına istinaden Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanlığı Koruma Uygulama ve Denetim Şube Müdürlüğünün 02.08.2019 tarih ve E. 17420 sayılı izin belgesine göre ;  Kuyunun eskiyen  sereni ahşap malzemeyle yenisiyle değiştirilerek, yüzey koruması usule uygun olarak yapılmıştır. (bir ölçek Acıbadem yağı, bir ölçek çam nefti  ve bir ölçek de zeytinyağı karışımından  kullanılmıştır.)

Yrd. Doç. Mehmet BÜYÜKÇANGA

YORUMLAR

    Bu konuya henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...

YORUM YAZ